Her fırsatta zevkle ve bıkmadan yürüdüğüm nadir yerlerden biridir Sultanahmet Meydanı. Bir tarafınızda Ayasofya - Topkapı Sarayı bir tarafınızda Sultanahmet Cami - Yerebatan Sarnıcı tüm ihtişamıyla sizi karşılar. Hipodrom, Dikilitaşlar, Su Terazisi, Billion Taşı herkese açık alanda görülmeyi beklerler. Rastgele bir sokağına girdiğinizde hazırlıklı olun, size bir sürpriz yapabilir. Gülhane Parkına da götürebilir, Küçük Ayasofya'ya da. Kilimcilerle de karşılaşabilirsiniz Tarihi Ahşap evlerle de. Velhasıl çok katmanlıdır. Her seferinde farklı bir yerini keşfedebilirsiniz.
İşte İstanbul'un bugünkü bize hediyesi. Muhteşem manzaraya sahip bir restoran. Çatısından tarihi yarımadayı izleyebilir, dinleyebilir hatta içinize bile çekebilirsiniz. Mekandan çok manzarası ile ilgilendiğim doğrudur :)
Yahya Kemal'in anlattığı tepelerden biri gibi değil mi manzara?
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!*
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
...
Profesyonel makinam yanımda değildi :(
İlk fırsatta gidip tekrar çekim yapmak istiyorum. Mekan reklamı yapmak istemem ama ben ilk manzarayı gördüğümde keşke daha önce görseydim diye hayıflandığım için mekan ismi vereceğim. Fiyatlar tahmin edileceği gibi biraz tuzlu. Manzara için değer bence :)
(Böyle diye diye battım zaten! :) )
Mekan ismi için de bir üstattan yararlanalım.
Ne demiş şair;
Yedi Tepeli şehrimde
Bıraktım gonca gülümü**
Ne ölümden korkmak ayıp
Ne de düşünmek ölümü.
Terastan çekilmiş birkaç fotoğraf..
*Yahya Kemal BEYATLI Şiirinden.
**Nazım Hikmet Şiirinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder