Nereden çıktı tasarım, bienal filan demeyin? Benim kardeş bu yıl
mimarlık okumaya başladı. Eko tasarım filan.. Ben de kronik açlık için çekirge yemeği öneren
projeyi bir göreyim dedim. Pazar sabahı düştük yollara. Benim gibi
sanat özürlü biri için enteresan bir deneyimdi.
Tasarımcıların manifestolarını okuyacağım diye bayağa çabaladım kendi çapımda :D Okuyan herkesin affına sığınarak da bazı şeyleri de anlamadım :( Soracak kişi de bulamayınca bakıp geçtim. Şu yazıyı oluştururken dikkatimi çeken şeyleri ekledim. Farklı fotoğraflar çekmeye çalıştım. Yani bienalin onda biri bile değil şu paylaştıklarım.
Bekleme salonun da bile sanat vardı. Çocukları çok kıskandım. Onlar için ayrı bölümler oluşturulmuştu ve bizden daha çok eğlendikleri kesin!
İşte başlıyoruz!
Japon bir blogger, ayda bir sonraki izin kadınlara ait olabileceğini söylüyor! En eğlenceli bölümlerden biriydi.
Toplumu onarma - Repair Society!
Bu kısmı eve gidince anneme anlattım. Aslında sen ne büyük bir tasarımcıymışsın da haberin yokmuş dedim. Kadın yıllardır der bize: Modası geçti diye kıyafet mi giyilmezmiş, yaptığınız sadece şımarıklık! Al at, al at nereye kadar... Bienelda konunun tamamen geri gönüşüm konseptine ayrılmış olması enteresandı. Kıt kaynakların SOS vermesi sonunda tasarımcıları da etkilemiş. Popüler kültürün etkisindeki insana yansıması inşallah daha hızlı olur diyelim.
Ayrıca tekrar kullanma, tamir edip tekrar kullanmaya birkaç örnek hayatımdan vereceğim:
Silindir şelkindeki patates cipsi kutularını bilirsiniz. Onların yıkayıp alüminyum folyo ile kaplayıp kalem kutularına çevirdim.
Sırt çantamın üzerinde kocaman bir marka yazısı var. Çok pis uyuzum bu markaların reklamlarını bedavaya getirmelerine. Velhasıl X markası virali gibi geziyordum ortalıkta. Ben de terziden rica ettim, çöpe atacağı pantolon paçalarını o marka yazısı üzerine çiçekli, geometri desenli diktim. Süper oldu!
Recel kavanozuna, artık gipürden süs yaptım ve dış fırçalarını koyuyorum.
Vay be ben de en az annem kadar bu konu da iyiymişim :)
Kitap okuma etkinliği ve İngilizce!
Bu gördüğünüz şey de bir klavye. İlk günlerde tüm tuşlar çalışıyormuş. Biz gittiğimizde birkaç tuşu çalışıyordu. Duvarda asılı olanlarda yazma şerefine nail olanların çıktıları!
Oksijen ve su
Haritalarla ilgili bölüm de bence en iyi kısımlardan biriydi. Mülteci haritasının linkine tıklayıp bakmalısınız. Neredeyse tüm dünya yer değiştirmiş, çok üzücü bir harita! Site firefox ve chrome tarayıcılarında daha iyi kullanılıyormuş. Ve yüklenmesi için biraz bekleyin!
Mülteci Haritası |
Bunlarda diğer haritalardan bazıları...
Koku haritası da benim için ilklerden. Böyle bir sözlük olduğunu bilmiyordum.
Hala yeni kelimeler ekleniyormuş!
DOCASA: Kebap
KOODI: Kremadan yapılma dondurma
FRE: Güneşli bir günün ardından ıslak ve yağmurlu sokak
Şeker tüketimi
Meksika'dan Fakir yatağı
Tahtadan yapılmış oyuncak bölümü de vardı. Çocukken severek oynadığım topaçla da bu vesileyle hasret giderdim.
Tasarımın geri dönüşüm süreci
Yazı araçları
İstanbul'un eski simgesi palamut. Bizansın buraya kurulma sebebi de boğazdaki palamutun varlığıdır. Eski İstanbul sakinleri kurumuş palamut satarak ekonomik kalkınmayı sağlamışlardır.
Bisitlet parkı
Kıyıların kullanım alternatifleri
Bu da ortasında rahat mı rahat görünen bir yatak olan kırmızı oda! Panaromik çekerek tüm odayı siz göstermek istedim ama dik kadraj yapmadığım için sonuç aşağıdaki gibi oldu :(
İtiraf etmeliyim çektiğim bir sürü fotoğraf var ama maalesef manifestolarını hatırlamadığım için buraya koymayacağım. Bienal 14 Aralıkta sona eriyor. Ben ücretsiz kısmını gezdim ve benim için çok faydalı bir gezi oldu. Vaktiniz varsa gidip geziniz. Mutlaka sizden bir şeyler bulacağınıza eminim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder