İstanbul'da Gezilecek Yerler: Tarihi Yarım Ada Gezi Yolum :)

İstanbul'da Gezilecek Yerler: Tarihi Yarım Ada Gezi Yolum :)

İstanbul'daki en sevdiğim gezi rotalarından birini sizinle de paylaşmaya karar verdim. Yurt içi ve yurt dışı misafirlerinizi hatta İstanbul'da yaşadığını zanneden arkadaşlarınızı bile bu keyifli yürüşe davet edebilirsiniz. Geziye çıkmadan önce mevsime göre rahat ayakkabılar ve kıyafetler giyinmenizi tavsiye ederim. Müzelere de gireceğiz biz derseniz müze kartınızı Topkapı Sarayı'ndan alabilirsiniz. Toplu taşıma ile Beyazıd'a geliyoruz!

Beyazıd başlangıç noktamız!

Beyazıd Meydanda İstanbul Üniversitesi giriş kapısı bizi karşılıyor, hemen çaprazında da 2. Beyazıd Camii! 

İstanbul Üniversitesi ve Beyazıd Camii 02-2013

Not: Camii duvarına dikkatli bakılırsa Kuş Sarayları görülür.

İstanbul Üniversitesinin solundan aşağıya doğru gidiyor ve Süleymaniye Camiine varıyoruz. Dilerseniz namaz kılabilir ya da camiinin içini gezebilirsiniz. Ayrıca camiinin solundan aşağıya inerken sağda Mimar Sinan'ın kabrini de ziyaret edebilirsiniz. Mekanı cennet olsun inşaallah. Amin.

Caminin solundan aşağıya doğru biraz indikten sonra solda yan yana kafeler görüyoruz. Şuan da farklı sokaklarda teras kafeler mevcut. Manzarası için orada oturup bir çay içiyoruz. Oradan aşağı indin mi Eminönü'nü buluruz ama biz tekrar meydana dönüyoruz.
Not: Öğle ya da akşam yemeğine denk gelirse geziniz Süleymaniye Kuru Fasulyecileri ile ünlüdür. Zaten camii yolunda fark edeceksiniz. Belki denemek istersiniz.

Eminönü manzarasına karşı çaylarımızı içip dinlendikten sonra Beyazıd Meydan'a geri dönüyoruz. Beyazıd Camii'nin yanından Sahaflar Çarşısına -ilk matbaacımız İbrahim Müteferrika'nın heykeli buradadır- oradan Namı diğer Bit Pazarına oradan da Kapalı Çarşıya geçiyoruz. 

 İlk batılı tarza camimiz olan Nuruosmaniye Camisini gördükten sonra yukarı doğru çıkarak Çemberlitaşa varıyoruz.

Beyazıd Meydana doğru biraz yürüyüp Piyer Lotinin evi görülebilir.


Bizim rotamız Piyer Lotinin Evinin tersi yönünde :)
Ana caddenin her tarafı tarihi yapılarla doludur.
Köprülü Kütüphanesi, Türk Ocağı, Abdülhamit Han Türbesi...
Ziyaret etmeyi unutmayalım!

Ve yolun sonunda Sultanahmet meydanına varıyoruz. Burası başlı başına tüm gün gezilecek bir yer. Bizim yolumuz daha uzun olduğu için tarihi yerlerin içine girmeden devam edeceğiz.
Sultanahmet Camii, Ayasofya, Dikilitaş ve Örme Dikiliaş, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Alman Çeşmesi, 3. Ahmet Çeşmesi, Milyon Taşı, Su Terazisi, ve müzeler...

Tramvay yolunu takip ederek Sultanahmet Arkeolojik Parkına giriş yaptık. Bizi Ali Atik Camii karşılıyor. Ezan okunma vaktine denk geldiyseniz Sultanahmet Camii ile sırayla ezan okuduklarını fark edebilirsiniz. Merdivenlerden aşağıya inmeden önce Sultanahmet Camiili hatıra fotoğrafını çekiliyoruz. Aşağıda bizi önce Alman Çeşmesi karşılıyor. Aynı paralelde dikili taşları görebilirsiniz. Hemen yanlarında Sultanahmet Camii'nin bahçe kapılarından biri var, oradan içeri giriyoruz. Camii bahçesinden geçerek Ayasofya'ya açılan kapıya doğru yöneliyoruz. Sultanahmet Camii ile Ayasofya karşılıklı olarak inşaa edilmiştir. 

Ayasofya'nın önünden geçip sağ taraftaki yolu takip ederek Topkapı Sarayı2na ulaşıyoruz. Topkapı Sarayı'nın kapısının önünde bizi bir sürpriz bekliyor. 3. Ahmet Çeşmesi! Çeşme deyip geçmeyin padişah öyle bir çeşme yapılsın ki Ayasofya kadar dikkat çeksin demiş, başarılı da olunmuş bir şaheserdir. 
Topkapı Sarayı'nın ilk kapısından içeri geçmek ücretsiz. Tarihten gelen bir gelenek, şöyle ki Osmanlı zamanında da bu kapıdan herkes girebilirmiş. Diğer kapıda başlarmış nöbetçiler! Gişelere ulaşıp müze kart ya da bilet alabilirsiniz. İlk kapıdan geçtikten sonra solunuzda kilise var. Orayı da gezebilirsiniz.

Topkapı Sarayı'ndan çıkıp Ayasofya'nın önünden geçerek yolun karşısına geçiyoruz. Sağda Su Terazisi'ni (şehirdeki su seviyesini ölçmeye yarıyor) ve Milyon Taşı'nı (dünyanın merkezi), sağdaki yolun başındaki Yerebatan Sarnıcı (su deposu) girişini görebilirsiniz. Yerebatan Sarnıcı'na girmenizi tavsiye ederim çünkü diğer yapılar gibi içine girmeden bir şey anlayamazsınız. Müzekart geçmiyor ve gezmesi uzun sürmez.

                           

Tramvay yolundan Eminönü'ne doğru aşağıya doğru inerken sağ tarafımızdaki Gülhane Parkı'na giriyoruz. İsterseniz buradan aşağıya Sarayburnu'na inebilir ya da Arkeoloji müzesini gezebilirsiniz. Bizim rotamızda parkta bir soluk alıp Eminönü'ne doğru yol almak var. Eminönü'ne vardığımızda Galata Köprüsü'nde balık ekmek yemeden olmaz diyoruz :)  

Çaylarımızı da içtikten sonra Galata Köprüsü'den Karaköy tarafına geçip soldan yukarıya Galata Kulesi'ne doğru tırmanıyoruz. Merdivenler bittikten sonra biraz daha yolumuz var :( Sola doğru döndüğümüzde Galata Kulesi'ne gider tabelasını görürüz. Ve sonra tabikii Kuleye varırız.

                 

Kulenin ön tarafında oturup biraz dinlenmelisiniz! Çok güzel kapalı mekanlar var. Bir de belediyeye ait açık alan kafesi var. Fiyat her iki tarafta da ortalamanın üstünde, mevsime göre tercih yapmak daha doğru olabilir. Buraya kadar geldik Galata Kulesi'nden İstanbul manzarasını görmeyelim mi derseniz, kule girişindeki uzun kuyruğa bakmanızı öneririm. Biz bu kuyruğu bekleriz diyorsanız mutlaka kuleye çıkmalısınız. Giriş paralı, kulede hem kafe hem de restoran mevcut. Fiyatlar makul. 

Fikir vermesi için aşağıdaki Galata Kulesi manzarası fotoğraflarını inceleyebilir ya da buraya tıklayabilirsiniz.

Galata Kulesi'ne sabahın erken saatlerinde gelirseniz kuyruk genellikle olmaz deyip yukarıya doğru yürüyerek Beyoğlu'na varıyoruz. İsterseniz Tarihi Tramvaya binerek yolculuğa devam edebilirsiniz. Ama biz yürüyeceğiz ki kiliseleri görelim, sokak sanatçılarına kulak kabartıp dans edenlere eşlik edelim :) Tabii bu kısımlar yeteneğe bağlı :)) 

 

Taksim Meydanı'na ulaşıyoruz. Taksim Cumhuriyet Anıtı'nda, hatıra fotoğrafımızı çektirip gezimizi sona erdiriyoruz :)

Umarım güzel bir gezi olur...

Siz de deneyimlerinizi paylaşmak isterseniz yorumlarınızı bekliyoruz:)